ADALET YÜRÜYÜŞÜ - KILIÇDAROĞLU'NUN 2. EKMELEDDİN HAREKATI

Adalet yürüyüşü bağlamında CHP ve lideri Sn. Kılıçdaroğlu’nun politikalarına sosyalist perspektiften bakılınca görülen manzarayı paylaşmak istedik.
Olayları kısaca anımsayalım.
CHP Milletvekili ve eski gazeteci Sn. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine CHP’de bir hareketlilik yaşandı. Meclis Genel Kurulu terk edildi, grup toplantısı yapıldı, ardından tüm milletvekilleri genel merkezdeki MYK toplantısına iştirak ettiler.[1]
Haberin medyada yankılanması üzerine CHP’de başlayan hareketlilik gözlerin sn. Kılıçdaroğlu’na çevrilmesine yol açtı.
Halk 19 haber bültenleri için televizyonlarının başındayken canlı yayına çıkan sn. Kılıçdaroğlu yaptığı kısacık açıklamasında;
“Asıl suçluların yargılanmadığı masum insanların yargılanıp hapsedildiği bir süreci yaşadığımızı, yasadışı yollardan eğer dışarıya silah götürüyorsa birileri, o kişilerin yargılanması gerektiği, gün gelip onların da yargılanacağı, hiçbir veri ve delil olmaksızın 25 yıla mahkum edildiği, hangi anlayışla, hangi hukukla, bunu asla ve asla kabul etmediklerini, bu kararı verenlerin bu kararın altında kalacağını, yarın saat 11’de Güvenpark’ta olacağını, elinde sadece bir afiş olacağını, üzerinde “adalet” yazacağını”[2] söyledi.
Bunlardan bir kelime ne eksik ne fazlaydı konuştukları. Ve kameralara arkasını dönüp hızla uzaklaştı.
Bu açıklamada hiçbir şekilde bir yürüyüşten söz edilmedi. Bu açıklama yapıldığında kamuoyunun, sn. Kılıçdaroğlu’nun elinde “adalet” yazan bir pankartla tek başına Ankara’dan İstanbul’a yürüyüş yapacağına dair bir bilgisi yoktu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Sn. Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a yürüyüş başlatacağının söylentileri medyaya yansıdı. Gecenin izleyen güne sarkan saatlerinde, saat 01.27’de Hürriyet internet sitesinde sn. “Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşüne başlayacağını duyurduğu” haberine yer verildi.[3]
Sn. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı kısa açıklamanın CHP yetkili organlarında alınan bir karar gereği olup olmadığına, yürüyüş kararının Grup toplantısında mı, MYK’da mı, yoksa bir başka yetkili organ toplantısında mı alındığına dair bir bilgi verilmedi. Verilmedi, çünkü bu bir “tek adam” kararıydı.
Sn. Kılıçdaroğlu tek başına, bir kötü adamın(!) adaletsizliğine karşı 80 milyonu kurtarmak üzere harekete geçmişti.
Böyle bir büyük iddialı hareketin neredeyse yüz yıllık çınar olan CHP yetkili kurullarının insiyatifine bırakılamayacağına karar alınmış olmalıydı ki, tek kahraman, bir başına vatan kurtarma görevini üstüne  alıyor, mücadeleyi(?) başlatıyordu.
Ve yürüyüş başladı.
Samimiyetsiz, inandırıcılıktan uzak, ortak aklın süzgecinden geçirilmemiş, göstermelik, medyatik olma odaklı… hareketin kamuoyundan destek bulması beklenemezdi ve yürüyüş her gün değişen cılız bir grup eşliğinde ama afra tafrayla sürüyor.
Nasıl ki Amerikan filmlerinde tek bir kahraman, Terminatör (Arnold Schwarzenegger)tek başına dünyayı kıyametten kurtarıyor, sn. Kılıçdaroğlu’nunki de o hesap.
Peki amaç ne? Sn. Kılıçdaroğlu’nun koskoca CHP tabanını elinin tersiyle kenara itip oturtarak tek kişilik kahramanlık gösterişinden muradı ne ola ki?
Türkiye siyaseti diyalektiği doğru okunduğunda eylemin bir mizansenin parçasından ibaret olduğu ortaya çıkıyor.
Bu, bir “ikinci Ekmeleddin” harekatıdır.
Birinci Ekmeleddin harekatı, Cumhurbaşkanı’nın halkın oylarıyla seçileceği ilk seçimde sn. Erdoğan’ı rakipsiz bırakma harekatıydı ve bu başarı sn. Kılıçdaroğlu’na aitti.
Sn. Kılıçdaroğlu bu kez 2019 seçimleri için harekete geçmiş gibi görünüyor. Nasıl mı?
16 Nisan referandumundan itibaren geçilen yeni sistemde artık siyasi partilerin kurumsal kimliklerinden ziyade kişiler belirleyici olacaktır.
Bilindiği gibi cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda adaylardan birinin oyların yarıdan bir fazlasını alamaması durumunda en yüksek oyu alan ilk iki aday 2. turda yarışacaktır.
2019 yılı Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sn. Erdoğan’ın en güçlü aday olduğu kesindir.
Sn. Erdoğan’ın İlk turda seçilememesi halinde ikinci turda seçimi kazanmasını garantileyebilecek tek bir durum söz konusudur, o da Sn. Kılıçdaroğlu’nun 2. tura kalması… Toplumun muhafazakar-milliyetçi kesiminin ezici oy üstünlüğünün başka bir sonuca yol açması diyalektik gerçekliğe terstir.
Sözgelimi sn. Meral Akşener, sn.Sinan Oğan…  gibi AKP’nin tabanından dahi oy alabilecek birinin 2. tura kalması halinde sn. Erdoğan’ın ikinci turdan galip gelebilmesinin sn. Kılıçdaroğlu’yla yarışmalarındaki kadar garantisi yoktur.
İşte Sn. Kılıçdaroğlu’nun başlattığı harekat buna dairdir. Sn. Kılıçdaroğlu’nun OHAL koşullarında bu yürüyüşü yapmasına izin verilmesi, yürüyüşe medyada yer verilmesine engel olunmaması, yürüyüşün biraz daha ilgi görmesi için AKP kanadından yöneltilen ölçülü eleştiriler hep bu sebepledir.
Bu bir rol paylaşımıdır.
Sistemin devamlılığı bunu gerektirmektedir.
Sn. Kılıçdaroğlu’nun görevi ilk turda, sn. Erdoğan’ı ikinci turda zorlayabilecek adayları bertaraf etmektir. Sonra kendisi bir 5 yıl daha ana muhalefet liderliği koltuğunu sağlama almış olacaktır.
Sn. Enis Berberoğlu da, Adalet de, CHP de sn. Kılıçdaroğlu’nun umurunda bile değildir. O görevini yapacak, ödülünü alacaktır.


Kenan IŞIK



Bu blogdaki popüler yayınlar

COGİ BABA KİMDİR

BİN YILLIK İFTİRA - MUMSÖNDÜ